Pediatri
Pediaktrik Alerji
Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Bölümü, 0-18 yaş arası çocukların immünolojik yani bağışıklık sistemi ve alerjik hastalıklarının tanı, tedavi ve takibi ile ilgilenen bir uzmanlık alanıdır. Bu bölümün hekimleri birçok farklı hastalığın yanı sıra kemik iliği ve kök hücre nakli merkezi ile birlikte çalışarak nakil öncesi immünolojik testler ve HLA tiplendirmesi de yapmaktadır.
Buna paralel olarak solid organ nakli için gerekli olan HLA tiplemesi, lenfosit cross-match analizi ve en güncel yöntemlerin kullanıldığı immünolojik testler de yine bu bölümün hekimleri tarafından uluslararası düzeyde uygulanmaktadır. Toplumu derinden etkileyebilecek bulaşıcı salgın hastalıkların önlenmesi de çocuk immünoloji ve alerji bölümü hekimlerinin görev tanımları arasında yer almaktadır. Çocuk immünolojisi ve alerji hastalıkları hekimleri 6 yıl tıp fakültesinde, 4 yıl pediatri ihtisası ve 3 yıl çocuk immünolojisi ve alerji hastalıkları bölümünde uzmanlaşmaktadır.
Pediatrik İmmünoloji ve Alerji Bölümü Nedir?
Toplumu derinden etkileyebilen bulaşıcı salgın hastalıkların önlenmesi de çocuk immünolojisi ve alerji bölümleri hekimlerinin görev tanımları arasındadır. Çocuk immünolojisi ve alerji hastalıkları hekimleri 6 yıl tıp fakültesi, 4 yıl pediatri ihtisası ve 3 yıl da çocuk immünolojisi ve alerji hastalıkları bölümünde uzmanlaşmaktadır.
Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Bölümü, immün yetmezlik ve enfeksiyon türleri gibi immünolojik temelli birçok hastalığın tanı ve tedavisinin uluslararası düzeyde yapıldığı bölümdür. Ayrıca genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıkan alerjik hastalıkların tanı ve tedavisi ile ilgilenen bir bilim dalıdır.
İmmünolojik ve alerji kaynaklı birçok hastalık vardır. Bunlar arasında saman nezlesi veya bahar nezlesi olarak bilinen alerjik rinit, alerjik ve alerjik olmayan bronşiyal astım, atopik dermatit olarak tanımlanan gıda, ilaç, böcek ve deri alerjileri, tekrarlayan hırıltılı solunum atakları ve anafilaktik şok, acil müdahale gerektiren ciddi alerjik reaksiyonlar sayılabilir.
Bağışıklık sisteminde farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan zayıflık genellikle bulaşıcı hastalıklara yakalanma şeklinde kendini gösterirken, alerjik hastalıklar çoğunlukla aşağıdaki belirtilerle kendini gösterir:
Pediatrik İmmünoloji ve Alerji Bölümünde Yapılan Testler
Hekim tarafından alınan ayrıntılı öykü sonrasında hastanın şikayetlerine bağlı olarak fizik muayene yapılır. Gerekli görüldüğünde laboratuvar testleri ve radyolojik görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. Bölüm hekimleri tarafından sıklıkla uygulanan testler aşağıdaki gibidir:
Çizik testi olarak da bilinen bu testte kolun sırt veya iç yüzeyine, dirseğin alt kısmına bir damla alerjen sıvı damlatılır. Steril, sivri uçlu metal bir çubuk yardımıyla yani lanset ile ciltte yüzeysel bir çizik oluşturulur. Sıklıkla uygulanan, ağrısız ve çok kısa sürede sonuç veren bu test sayesinde ev tozu alerjenleri, bitki polenleri, kedi, köpek ve kuş gibi evcil hayvanlardan kaynaklanan alerjenler değerlendirilir.
Diğer bir deyişle intradermal test, arı sokması veya ilaçlara bağlı olarak gelişen alerjileri tespit etmek için kullanılır. Çok ince uçlu bir insülin enjektörü yardımıyla 0,01 – 0,02 ml gibi çok az miktarda alerjen sıvı deri altından kol veya sırt bölgesine uygulanır. Aynı anda 4 veya 5 antijen uygulanarak sistemik reaksiyon olasılığı artırılır. Hasta enjeksiyon yeri açık olarak 20 dakika bekletilir. Bu esnada hasta bu bölgeleri kaşımaması konusunda uyarılır.
Yama testi, kontakt dermatit, vücudun dış yüzeyine temas eden maddelere karşı oluşan reaksiyonlar, dermatit ve ürtiker gibi alerjik oluşumların tanısında kullanılır. Yama testi ünitesi olarak tanımlanan ve alt kısmında küçük odacıklar bulunan yapışkan bandın ilgili bölgesine gerekli alerjenler yerleştirilir ve sırt bölgesine yapıştırılır. Ünitenin içindeki haznelerde bulunan alerjenler vücutla temas ettikten yaklaşık 2-3 gün sonra bant çıkarılır. Bu süre zarfında hasta duş almamalı veya terlemeyi artıracak fiziksel aktivitede bulunmamalıdır. Bazı geç reaksiyonların tespit edilebilmesi için bant çıkarıldıktan 2-3 gün sonra hastanın tekrar hekim kontrolüne gitmesi gerekmektedir.
Hastanın öyküsüne göre şüphelenilen belirli bir alerjene karşı yapılan kan testidir. Spesifik IgE genel bir alerji taraması değil, belirli alerji grupları için yapılan bir test türüdür. Örneğin Tip 1 aşırı duyarlılık reaksiyonları saman nezlesi, astım, atopik dermatit, döküntü ve sistemik anafilaksiyi içerir. Ayrıca gıdalar ve gıda karışımları, epitel ve hayvansal protein, epitel ve hayvansal protein karışımları, çimen, tahıl ve polenler, bazı mesleki alerjenler, küf mantarları ve maya karışımları, çeşitli ağaç polen karışımları, yabani ot ve çiçek karışımları gibi test grupları da uygulanabilmektedir. Bu test laboratuar ortamında hastadan alınan kanda çalışılır.
SFT veya solunum fonksiyon testi olarak bilinen spirometri, astım gibi kalp ve akciğer fonksiyonlarını etkileyen hastalıkları değerlendirmek, akciğerlerin kapasitesini ve fonksiyonel durumunu ölçmek için yapılır. Temel olarak, hastanın akciğerlerine ne kadar nefes aldığının ve belirli bir zaman aralığında bu nefesin ne kadarının geri verildiğinin ölçülmesidir. Solunum fonksiyon testi yapılmadan önce hastanın nefessiz kalmaması ve normal solunuma dönmesi gerekir. Test sırasında burun kapatılır ve ağza tek kullanımlık bir maske yerleştirilir. Hastadan güçlü ve çok derin bir nefes alması istenir ve doktorun işaretiyle hastanın nefes alması sağlanır. Bu şekilde test 3 kez tekrarlanır ve en iyi sonuç baz alınarak gerekli değerlendirme yapılır. Hastaların teste gelmeden önce aç ya da çok tok olmaları önerilmez. Ayrıca göğüs ve karın hareketlerini engelleyecek dar giysiler giyilmesi testlerde hataya neden olabileceğinden önerilmemektedir. Testten önceki 24 saat boyunca sigara ve alkol tüketmemiş olması da test sonucunun etkilenmemesi için önemlidir.
Burundan nefes alma ölçümü olarak bilinen rinomanometri, burun hava yolu direncini ölçmek için yapılan bir testtir. Bu sayede hava yolundaki olası tıkanıklıkların ve değişikliklerin derecesi ve basıncı belirlenir.
Alerjik astım, alerjik rinit ya da arı alerjisi gibi rahatsızlıkları olan ve tedavi için gerekli kriterleri karşıladığı düşünülen hastalara ilaç tedavisinin yanı sıra immünoterapi de uygulanabilmektedir. Alerji aşısı ya da aşı tedavisi olarak da bilinen immünoterapi, özellikle alerjenlerden korunmak isteyen ve ilaç kullanımına rağmen kontrol altına alınamayan ya da ilaçlara bağlı yan etkileri olan alerjik hastalara uygulanmaktadır. Hastanın yaşına göre tablet immünoterapi, dilaltı damla aşı veya deri altı aşı uygulanabilir.
Son yıllarda ağızdan kullanılan bir tedavidir. Alerjenler dil altında çözünen bir tablet kullanılarak günlük olarak uygulanır. Tablet ağızda 1 dakika bekletildikten sonra yutulur. İlaç yutulduktan sonraki ilk 5 dakika içinde yenmemeli veya içilmemelidir.
Sublingual İmmünoterapi hastanın kendisi tarafından uygulanabilen bir yöntemdir. Alerjen solüsyonları içeren çözelti dil altına damlatılarak 2 dakika ağızda bekletilir ve yutulur. Hekim gözetiminde başlangıçta her gün, daha sonra haftada 3 gün uygulanabilir.
Literatürde subkutan immünoterapi olarak geçen uygulamada alerjen solüsyonu çok ince uçlu bir enjektör ile cilt altına verilir. Kolun üst dış kısmına uygulanan enjeksiyonlar her seferinde farklı bir kola uygulanır ve hasta ilk yarım saat gözlemlenir. Enjeksiyon yerinde sert yumru şeklinde şişlik olması normaldir.
Alerji, immün yetmezlik ve daha birçok hastalığın erken tanı ve tedavisi için düzenli olarak kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin.